Dijital Topuklar’a iki kere katılma şansı buldum, ikisinde de derin bir nefes gibi içime dolan en temel his ‘yalnız olmadığını görmek’ idi. Benzer konulara kafa yoran, benzer meseleleri dert edinen, Çember şarkısının tam da aynı yerinde iç çeken onlarca kadın olduğunu bilmek, onların çoğu ile hiç tanışmasam ve muhtemelen tanışmayacak olsam da beni çok mutlu etmişti. Bazen moralimin en bozuk olduğu ve ‘Nasıl olacak bu işler?’ diye dertlendiğim anlarda kendime hatırlattığım bir şey haline geldi bu bir süre sonra.
Benzer hisler, Haziran ayında katıldığım Ev Yapımı İçerik Atölyesi’nde de geldi buldu beni ne mutlu ki. Bayram boyunca sürecek sokağa çıkma yasağının ilk günüydü. Ortalık karışık, içimiz dışımıza çıkmış, evden çalışmaktan şişmişiz, işe gitmekten korkuyoruz, ev başlı başına yönetilmesi gereken dev bir lojistik süreç olmuş ondan yorgunuz, sürekli endişeli, tedirgin ve kaygılıyız, tam da öyle günlerdi. Hâlâ öyle günler aslında ama en azından bu pandemi konusunun öyle ha deyince bitecek bir şey olmadığını anladığımız ve onunla yaşamaya alışmaya çalıştığımız günlerdeyiz şimdi. Neyse, konu o değil tabii.
Demem o ki, son derece kasvetli bir ruh hali ile geçtiğim bilgisayar ekranından doğru gördüğüm ülkenin ve dünyanın farklı yerlerinden gelmiş bir sürü kadınla tanışınca sanki ‘bir kuş kanatlandı şu gönlümden’. Hepimiz oradaydık, benzer problemlerin ve sıkıntıların arasından kendimize o yarım günü ayırmış, onca kargaşanın içinde ‘Neyi nasıl yapsam da kendimi daha iyi anlatsam?’ gibi bir konuyu dert edinmiş gelmiştik. Dijital Topuklar ekibinin son derece içten, özenli, kendileri gibi özgün ve naif içeriklerinin güzelliği, üstüne bir de bilgisayar ekranından nasıl olup da öyle yoğun hissettiğimizi bir türlü anlayamadığım enerji ile birleşince şahane bir atölye olmuştu. Sanki uzun zamandır görüşmediğimiz arkadaşlarla bir araya gelmiştik gibi, öyle bir his.
Eğer kendinizi nasıl ifade edeceğiniz sizin için önemliyse, kurduğunuz her cümle sizin için dünyaya karşı bir sorumluluksa, kalabalık olmanın gücüne olduğu kadar her bir bireyin de apayrı ve saygı duyulması gereken bir öyküsü olması gerektiğine inanıyorsanız bu atölyeye katılmanızı çok gönülden dilerim. Unutamayacağınız bir gün olacak ve bir de bir sonraki Dijital Topuklar’ı çok fena beklemeye başlayacaksınız.
Hangimiz beklemiyoruz ki?
•