Alanında yıllarca deneyime sahip, yüzlerce kişiye dokunmuş, binlerce saat insanların gözlerinin içine bakarak onları dinlemiş, uluslararası federasyonların ve ulusal birliklerin çatısı altında mesleki yeterlilik ve etik konularında çalışan profesyoneller varken koçluğun ne olduğunu ve ne olmadığını ben anlatamam aslında. Benim anlatabileceğim kendi hikayem. Beni koçlukla buluşturan ve koçluğun bana kazandırdıklarının yanında koçluğa katkı sağlayacağına inandığım konulardan bahsedebilirim sadece.
Antropoloji disiplinin biricik yöntemi etnografi ile tanıştığımda birbirimizi dinlemek ve anlamak üzerine çok güçlü bir aracın var olduğunu da öğrenmiş oldum. Sahada “gerçek” insanları gözlemleyerek ve onları dinleyerek çözümler üretmek yıllarca mimarlık yapmış benim gibi biri için çok yeni değildi belki. Ancak sistematik bir şekilde gözlemlemenin ve dinlemenin tek amacının karşındakini anlamak, onun hayata ve dünyaya bakışını kavramak olması beni çok heyecanlandırmıştı. Uzmanlaştığım alan psikolojik ve bilişsel antropoloji olunca kültür ve bilişsel süreçler arasındaki ilişkiyi bilerek bunu yapabilecek olmak başka bir heyecandı. E o zaman hepimiz bunun nasıl yapıldığını bilirsek birbirimizi anlayabilir ve kardeş kardeş yaşayabilirdik.
Alanlar arası araştırmayı ve çalışmayı da kuram(teori) ve uygulama (pratik) arasındaki dengeyi de çok önemli buluyorum. Tek hatlı bir öğrenme biçimi ya da uygulamadan kopuk kuram, kuramdan kopuk uygulama bana göre değil. Yemek tarifi okusam ya da izlesem kalkıp pişirmem gerek öyle düşünün. Öğrenmek yetmiyor bana. Anlatmak, paylaşmak ve uygulamak istiyorum.(Hatta buralarda yazmaya başlamam da bu motivasyonla ilişkilidir.) İşte böyle böyle kafamı akademinin dışına çevirdiğimde çok benzer bir şekilde insanları dinlemek ve anlamak üzere araçlar geliştiren, uzmanlar yetiştiren, uzmanlığın kriterlerini sistematize eden, etiğini tartışan alanlararası bir uygulama olan koçlukla karşılaştım. Bu alandan ne alabilirim ve bu alana nasıl katkı sağlayabilirim sorularıyla çıktım yola.
Cebimde insanlar arası, toplumlar arası, alanlar arası, vb. her türlü hiyerarşiye eleştirel yaklaşım olduğu için “koçluk” dendiğinde önyargı sahibi olacak biri değildim. Ancak yine de başına “yaşam”, “sağlık”, “beslenme” vb. getirilmek suretiyle enflasyonu olan bir uzmanlık olduğundan ve her alanda olduğu gibi bu alanda da uzmanlık adı altında kişileri suistimal edenlerin varlığından haberdardım. Biraz araştırdım. Son derece iyi yapılandırılmış bir pazarla karşılaştım. Tek önyargım bu alanın da kapitalist bir anlayışla elindeki tanımlı bilgi setini, öğrenme ve uygulama biçimini paketlemesi, satması ve kendi uzmanlarını yaratması olabilirdi. Peki, bu cümleyi tekrar okuyalım ve “akademi nedir?” diye soralım? Foucault’nun fısıltısı kulağında bir alan doktoru olarak ben öyle yaptım. (Bu tartışma çok katmanlı bir tartışma. Akademi içi ve dışı eğtim ve uzmanlık konularını gelecek 10 yılda daha çok konuşacağımıza inanıyorum)
Her alanda olduğu gibi bu alanda da “sahte uzmanlar”dan bahsedebiliriz. Ancak sanırım beni tetikleyen bu hiç bilmediğim alan için “sahte disiplin” denmesiydi. Genelde antropoloji özelde psikolojik antropoloji alanında çalışmak, bilim dahil her alanda siz hiyerarşi deyin ben kibir konusunda biraz hassas yaptı sanırım beni. Kimin kime hangi bağlamda “sahte” dediğini tartışmanın gereğine inanırım. Etnografi (ve her türlü bilimsel metod) etik tartışmalarla dolu bir tarihe sahipken ve yine de akademinin güvenli çatısı altında korunurken dışarıda daha çok sayıda insana ulaşabilecek bir uygulamanın itibarsızlaştırılmaya çalışılmasıydı sanırım derdim.
Koçluk eğitimi almaya karar verdim. Bu alanda bilinen kurumların verdiği eğitimler oldukça pahalıydı. Ayrıca eğitimi almakla bitmiyordu iş. Uluslararası geçerliliği olan ünvanlara sahip olmak için deneyim, süpervizyon, ek eğitimler, sınavlar, vb. gerekiyordu. Koçların sevdiği tabirle “koçluk yolculuğu” koç adaylarının sadece farkındalıklar kazandıkları, değiştikleri ya da değişmek zorunda olmayanı kucakladıkları içsel bir yolculuk değil anlayacağınız. (İçsel yolculuk ancak başka bir yazının konusu olabilir). Bir seri güzel tesadüfle alanında son derece deneyimli, motivasyonu yüksek aynı dili heyecanla konuştuğumuz, kendi koçluk okulunu kuran Meltem Ulu Yavuz ile yollarımız kesişti. Alandan almak istediklerim için bitmeyen sorularıma yanıtlar aldığım, kendimle çalışmak için güvenli bir çember bulduğum, alana verebileceğime inandıklarım için heyecanımı paylaştığım bir eğitim sürecinden sonra ben de kendime koç demeye başladım.
Psikolojik antropoloji alanyazınının koçların gömülü önyargıları ve kültürel kabulleri hakkında farkındalık kazandıran bir arkaplan sağlayabileceğini farkettiğimde tam da umduğum gibi kuram ve uygulamanın zorlamasız bir araya geleceği bir zemin ortaya çıktı. Koçluk eğitimi sürecinde aldıklarımdan sonra, farklılık ve çeşitlilik üzerine kültürlerarası yaklaşımlarının bilgisinin bir koç bir danışanla karşı karşıya geldiğinde işleri kolaylaştıracağına, görünmez engelleri ortadan kaldıracağna inanarak verebileceklerim üzerine çalışmaya başladım.
Bir koç ne yapar? Uluslararası koçluk federasyonu koçluğu “her bireyin gelecekteki hedeflerine ulaşacak güce ve yeteneğe sahip olduğuna inanarak, kişisel ve profesyonel potansiyellerini en üst düzeyde ortaya çıkarmak amacıyla, düşünce doğurucu ve yaratıcı bir süreçte onlara ortaklık yapmak”1 olarak tanımlıyor. Ben eğitimin sonunda yine ilk yola çıkışıma benzer bir refleksle “e o zaman hepimiz bunun nasıl yapıldığını bilirsek birbirimizi anlayabilir ve kardeş kardeş yaşayabiliriz.” dedim. Şu anda göçten eğitime sosyal sorunların çözümünde koçluk yetkinliklerini merkeze koyan projeler geliştiriyorum. Baştaki hedefime bebek adımları ile de olsa yürümek bu kaotik dönemde beni yolda tutan yegane şey oldu. Ve evet koçluk sayesinde oldu.
Geleceğe odaklanmak, somut ve soyut hedefler koymak, bu hedefin önündeki engelleri keşfetmek, harekete geçmek ve ilerlemek istiyorsanız bir koçla çalışmak tam size göre olabilir. Peki kim bu çalışacağınız kişi? Öncelikle uluslararası geçerliliği olan sertifika programlarından (ICF, AC) ünvan almış olan uzmanları bulmak önemli. Sonrasında uyumlu bir ortaklık için birarada olacağınız kişiyi aramak gerek. Drake, Coaching Journal’da yayınlanan makalesi “Evimizi bulmak: koçların yeni çağda kimlik arayışı” makalesinde koçların farklı uzmanlık arkaplanlarına sahip olmasını alanı güçlendiren ve zenginleştiren bir fırsat olarak işaret eder.2 Farklı alanlarda uzmanlığa dayanan ve koçluk eğitimi ile yeniden yapılandırılmış deneyimler alanda çeşitliliğin garantisidir. Bu, ihtiyaç duyduğunuz ve uyumla çalışacağınız kişinin oralarda bir yerde olduğununun da güvencesidir.
fotoğraf: gerd altman @ pixabay
1ICF, The Gold Standard in COACHING: Read About ICF. (2021, February 25). Retrieved March 22, 2021, from https://coachingfederation.org/faqs#:~:text=ICF%20defines%20coaching%20as%20partnering,today’s%20uncertain%20and%20complex%20environment
2Drake, D. B. (2008). Finding Our Way Home: Coaching’s Search for Identity in a New Era. Coaching: An International Journal of Theory, Research and Practice, 1(1), 16–27.