1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu’nda, eski kanunda yer alan ve kadın-erkek eşitliğine açıkça aykırı olan bazı hükümler eşitliği sağlayacak şekilde değiştirildi. Bu durum elbette olumlu ve sevindirici bir gelişme. Örneğin Eski Kanunda yer alan, koca evlilik birliğinin reisidir, kocanın ikametgahı karının ikametgahı sayılır, ana ile baba anlaşamazlarsa velayet konusunda babanın oyu üstündür gibi kadın-erkek eşitliğine tamamen aykırı maddeler çok şükür ki tarihin tozlu sayfalarında yerini aldı, edinilmiş mallara katılma rejimi gibi büyük değişiklikler sistemimize dahil edildi. Elbette bu olumlu değişiklikler o dönemki kadın hareketinin ve büyüklerimizin verdikleri mücadelenin etkisi ile oldu.
Geneli itibari ile mevcut Medeni Kanun kadın ve erkekler için en azından hak eşitliği anlayışı ile yenilikler getirmiş olsa da, özellikle “soy” ile ilgili düzenlemeler hala kadın-erkek eşitliğine açıkça aykırı.
Örneğin kadın evlenince kocasının soyadını alması öngörülmüş ve kadına, kocasının soyadının önünde önceki soyadını da kullanma imkanı tanınmış ise de, evlenen erkek soyadını aynen muhafaza edebilmektedir. Yani, mevcut durumda Türk Vatandaşı bir kadın olarak kimliğinizi belirleyen en temel unsurlardan biri olan soyadınız rızanız dışında değiştirilmektedir. Önceki soyadını da koca soyadı ile beraber kullanma hakkı bir lütufmuş gibi biz kadınlara sunulsa da, olması gereken böylesine önemli bir değişikliğin kişinin kendi tercihine bırakılması ve cinsiyet ayrımı yapılmaksızın kişilere seçim hakkı tanınmasıdır. Mevcut durum, kadınların özel hayatlarında meydana gelen evlilik ya da boşanma gibi çok şahsi bir değişikliğin devlet eliyle otomatik olarak ilan edilmesi anlamına da geldiğinden açıkça kişilik hakkı ihlalidir.
Yine aynı şekilde kadının nüfus kütüğü evlenme ile kocasının kütüğüne naklediliyor. Yıllarca memleket saydığınız, kişisel bilgilerinizin önemli bir unsurunu oluşturan kütüğünüz rızanız ve talebiniz olmadan evlenmeniz gerekçesi ile taşınıyor, belki ömrünüzde adını dahi duymadığınız, varlığından haberdar olmadığınız yerlere. Tabii, iş bununla da kalmıyor; şayet boşanırsanız bizzat devlet tarafından istenmeyen gelin ilan ediliyor ve kütükten kovuluyorsunuz, rızanız ve talebiniz olmaksızın koca nüfusundan çıkartılarak baba nüfusuna gönderiliyorsunuz. Bir değişiklik daha!
Taşınır bir eşya, menkul bir mal gibi, kadınlar evlenme sebebi ile kişisel bilgilerinin bizzat devlet eliyle değiştirilmesine maruz kalıyorlar. Ataerkil sistemin kadına bakışı maalesef böyle, kadının başlık parası ile satıldığı kültür evrilse de, şimdilerde eğitimli kadınlar ve aileler için başlık parası kalkmış olsa da, kadınların göçebe görülmesi ve babadan kocaya el değiştiren bir mal varlığı gibi hak ihlallerine maruz bırakılması maalesef bu yöntemlerle hala sürdürülüyor.
Kadınlar sadece evlendikleri ya da boşandıkları için, soyadı, nüfus kütüğü, iddet gibi türlü eziyetle, bürokrasinin yavaş çarkları arasında evraklarla boğuşurken; erkekler ise gayrimenkul hallerinden pek tabii memnunlar.
Medeni Kanunların ve nüfus sisteminin oluşturulduğu eski dönem şartları ve kısıtlı imkanları düşünüldüğünde; kamu yararı ile nüfus kayıtlarının düzenli tutulması, soyun düzgün şekilde belirlenebilmesi ve bilhassa soyun karışmaması amaçları ile bu sistem benimsenmiş olabilir. Ancak artık içinde bulunduğumuz dijital çağda, çağın şartlarına ve imkanlarına hiç uygun olmayan bir dayatma söz konusu. TC kimlik numarası tüm bu sorunları ortadan kaldırıyor ve tek bir numara ile tüm kayıtların düzenli olarak tutulabilmesine imkan sağlıyor, yapılacak tek maddelik bir kanun değişikliği ile sistemi düzeltmek ve eşitsizliği gidermek mümkün.
Ayrıca bizim itirazımız sistemin dayatmasına, tercihe bağlı olmamasına. Kanunda en azından başlangıç olarak kişilere cinsiyet ayrımı yapılmaksızın tercih hakkının verilmesi, isterlerse erkeklerin de kadınların nüfusuna geçebilmesi ya da tarafların yeni ortak bir nüfus kaydı açarak eşleriyle yaşamlarına devam edebilmelerine ilişkin düzenleme yapılması şart.
Tek bir numara üzerinden kişinin tüm verilerine ulaşılabilen dijital dünyada, hala ve ısrarla erkeğe dayalı kayıt sistemi tutmak en iyi ihtimalde çağdışı, gerçekçi bir bakış açısı ile de cinsiyetçi ve eşitliğe aykırı!
Rızamız olmadan kişisel bilgilerimizi değiştirmekten vazgeçin. Türküde de söylendiği gibi, aşrı aşrı memlekete kütük nakletmesinler, ben kütüğümü isterim!
Bunun icin change.org kampanyasi baslatmak lazim. Mümkünse eylüle kadar (evleniyorum:)