Bir gün uyandığınızı ve fark etmeden 50 yılın geçtiğini düşünün. 60’lı yaşlarınızı çoktan geçmişsiniz. Emekli olmuşsunuz. Çocuklar evlenmiş, kendi ailesini kurmuş. Eşiniz ya hayatta ya da değil. Evde en fazla ikinizsiniz. Bir zamanlar yetişemediğiniz işler emeklilikle ve çocukların evden ayrılmasıyla bir anda fişi çekilmiş gibi bitivermiş. Yalnızsınız.
Yine de kendinizi izole etmemek için dışarı çıkıyorsunuz. Kendinize yeni hobiler ediniyorsunuz. Eski dostlarla görüşüyorsunuz. Belki torun bakıyorsunuz ya da pazar sabahları toplanılan kahvaltılarda neşeyle doluyorsunuz. Bir parkta güneşte kemiklerini ısıtmak, evin eksiklerini görmek sosyalleşmek için güzel fırsatlar, bu fırsatları hiç kaçırmıyorsunuz.
Sonra dünyada bir gariplik oluyor ve adı sanı bilinmeyen bir virüs ortaya çıkıyor. Bir anda tüm televizyonlarda “60 yaşın üzerindeki insanlar evden çıkmasın, ölümlerin ortalaması %2.5 iken 80 yaşın üzerinde bu oran %15” deniyor. Çıkarsanız büyük ihtimalle öleceğiniz söyleniyor. Bir anda kaybolan ilişkilerinizi telafi etmek için gerçekleştirdiğiniz birkaç etkinlik de elinizden kayıp gidiyor.
Söyleyin bana, siz olsanız ne hissederdiniz? Ne yapardınız? Evde oturup ölümü beklemek ne kadar kolay olurdu? Herkes kendi biricik hayatıyla bu kadar meşgulken…
Yapılan araştırmalar sosyal izolasyonun pek çok hastalıktan daha ölümcül olabileceğini gösteriyor. Depresyon, intihar, kalp krizi, kronik hastalıklar, yüksek stres gibi sonuçların yanında, ölüm riskini de %45 oranında artırıyor. Bu yüzden yaşlılara sosyal ağlar oluşturmak, tüm yaşlarda olduğundan daha önemli görünüyor. (Diğer yaşlarda önemsiz değil, fakat o yaşlarda sosyalleşmek için çok fazla olanağımız oluyor.)
Bugün yaşlılara öleceklerini bu kadar çok hatırlattıkça her canlı gibi ilk tepkileri ölümü yadsımak ve onu reddetmek oluyor. Ölümü de yaşam gibi kucaklamayı unuttuğumuz için de, olanı kucaklamak daha zor oluyor. Bu kuşak için duyguları konuşmanın ne kadar yabancı olduğunu düşündüğümüzde dışarı çıkma tepkileri bana hiç de yadırganacak bir şey gibi gelmiyor.
Sosyal ilişki kurmak, kendilerini güvende hissetmek, stresten kurtulmak, depresyona girmemek ve hatta intihara yönelmemek için dışarı çıkıyorlar canlar. Önce anlayalım istiyorum onları. Sonra onları ölümle korkutmadan yaşamlarını anlamlı kılacak biçimde nasıl destek sunabileceğimize bakalım.
Hepimizin içinin korku, dehşet, gerilim, kaygı, teslimiyet, güvenlik ve bilumum çeşitteki duyguyla dolduğu bugünlerde yaşlılar da tıpkı çocuklar gibi özel desteğe ihtiyaç duyuyor. Aşağıya onlar için yapabileceklerimizi maddeler halinde yazdım. Bir yaşlı dâhi olsa faydalanırsa ne mutlu bana…
- Bir yaşlıyla muhatap olmadan önce her zaman olduğu gibi önce kendi duygularınızı gözden geçirin. İçinizde hangi duyguların canlı olduğunu fark edin. Kaygılıysanız bunu dile getirmeseniz dahi iletişim kurduğunuz kişilere bunu bulaştıracağınızı unutmayın.
- Yaşlılara bu virüsü anlatırken çocuklara anlatır gibi tane tane ve korkutmadan anlatın. Ona bu durumu negatif ve korkutucu uyarılarla değil, evde kalıp bu dönemi sağlıkla atlatırsa ileride yapacağınız güzel aktivitelerden bahsederek açıklayın.
- Kendi duygularınızdan bahsedin. Onun da kendisini açmasını sağlayın. Hem şimdiyi hem geçmiş deneyimlerini dinlemekte gönüllü olun. (Ben bir yaşlıyı dinlerken bir cevher bulmuşum ve birazdan şimdiye dek hiç duymadığım bir ayrıntıyı yakalayacakmışım gibi dinliyorum.) O anlatırken dikkatle ve aktif bir biçimde dinleyin, herhangi bir yorum yapmayın. Duygularını anlattıkça rahatladığını göreceksiniz.
- Kendisine iyi gelen meditatif yolu bulmasına yardımcı olun. Namaz kılmak, dua etmek, yoga yapmak ya da sadece meditasyon yapmak onun psikolojik ve bedensel dengeye yeniden girmesine yardımcı oluyorsa ona rehber olun.
- Yaşlı ebeveynlerinizden birine yakın oturma şansı varsa yakın bir yere taşının. Taşınma şansınız yoksa onun düzenini bozmadan olabildiğince çok irtibatta kalın. Her gün en az yarım saat telefon konuşması yapın. Mümkünse görüntülü görüşün. Yazmayı seviyorsa ona kartlar ya da mektuplar gönderin.
- Yaşlınızın yanındaysanız sürekli haber izlemediğinden ve sosyal medyadan uzun süre haber almadığından emin olun. Bunlar genellikle kendimizi güvensiz hissettiğimizde ve bağlantıda kalma ihtiyacımız arttığında yaşamımızı istila eder. Yaşlının televizyondan kopamadığını görüyorsanız bunun bağlantı kurmak için bir ipucu olduğunu unutmayın.
- Sosyal medyada gördüğü her haberin neden doğru olamayacağını somut bir biçimde anlatın.
- Yaşlının yaşamını evde keyifle geçirmesi için gerekli tedbirleri alın. Önce yiyecek, ilaçlar, ödemeler gibi temel ihtiyaçlarını karşılayın. Siz karşılayamıyorsanız belediyelerin ilgili birimlerini organize edin. Evden çıkmadan ihtiyaçlarını karşılamasına yardım edin.
- Evde vakit geçirmeyi keyifli hale getirmek için hobilerini keşfetmesine alan tanıyın. Geçmişte keyifle yapıp bugün uzak durduğu şeyleri öğrenmeye çalışın. Balkonda çiçek bakımı, örgü örme, kitap okuma, bulmaca çözme, enstrüman çalma, resim yapma gibi hobileri varsa bunları çeşitlendirerek evine malzeme takviyesi yapın.
- Kitap okumakta zorlanıyorsa sesli kitaplardan faydalanmanın yollarını gösterin ve bunlara ulaşmasını sağlayın. Hiç olmazsa siz sesli bir biçimde bir kitap okuyun. (Öyküler okuyup üzerinde konuşmak her ikinize de harika bir deneyim sunabilir.)
- Yetişkinler için boyama kitapları armağan edin. Mandala çizmenin inceliklerini anlatın ya da videolar izlemesine yardımcı olun.
- Birlikte bir puzzle yapın. Ayrı evlerdeyseniz iki ayrı puzzle alın ve birlikte yapmaya başlayıp birbirinize motivasyon mesajları verin.
- Maddi durumu iyi ise ya da elinde örgü örme, yemek yapma gibi işler geliyorsa bunları ihtiyacı olanlarla paylaşmasının yollarını paylaşın. Yaşamına anlam kattıkça nasıl da yaşama bağlandığına şaşıracaksınız.
- Evde sağlıklı alışkanlıklarını sürdürmesi için beslenmesine dikkat etmesi için yardımcı olun. (Öğüt vermeyin fakat birlikte bir diyet takibini eğlenceli hale getirin.)
- Evde yapabileceği egzersizleri çizerek buzdolabının üstüne bırakın. Birlikteyseniz her gün en az 10 dakika egzersiz yapın. (Görüntülü konuşmada da bunu gerçekleştirebilirsiniz.)
- Evde bir hayvan beslemenin ona iyi gelebileceğini hatırlayın. Kendisine de sorarak balık, kuş ya da kedi ile yaşamayı gözden geçirmesini sağlayın. (Köpek dışarıda gezdirilmeye ihtiyaç duyduğundan bu dönemde bu fikirden şimdilik uzak durabilirsiniz.)
- Sevdiği şarkılardan oluşan bir CD yapın ve evinde çalabileceği kolay bir düzenek oluşturun.
- Her zaman yanında olamıyorsanız görüntülü iletişim kurabileceğiniz kanallar oluşturun.
- Mümkünse ona bir akıllı telefon alın ve nasıl sağlıklı kullanacağına ilişkin küçük bir kılavuz oluşturun. Bu kılavuzda günlük kullanım sürelerinin yanı sıra kendisine uygun mobil uygulamaların temel kullanım basamaklarını görsellerle tanımlamaya çalışın. (Bunu çocuğunuzla bir etkinliğe bile dönüştürebilirsiniz.)
- Tüm bunları yapmanıza rağmen bir türlü işe yaramadığını düşünüyorsanız bir uzmana danışın. (Bu konuda destek vermeyi isterim.)
- Bu zor günlerde kişisel zorluklar yaşarken başka canların sorumluluğunu aldığınız için kendinizi gönülden tebrik edin ve ihtiyacınız varsa siz de sevdiklerinizden ya da bir profesyonelden destek alın.
Tüm bunları ailenizden bir yaşlıya ya da hiç tanımadığınız bir komşuya sunabilirsiniz. Kendinizi korumayı ihmal etmeden bir cana yaren olabilirsiniz. Unutmayın, muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki kanda mevcut ve biz bunu daha önce yüzyıllarca yaptık!
♦