Kadın toplumda her zaman uyumsuz bir varlık. Çok can sıkıcı. Biraz uyumlu olsa düzen bozulmasa… Kadın ne yapsa da yaransa hemcinslerine ve karşı cinslerine… Nerede dursa, nasıl davransa, ne yapsa?
Sahi, ne yapsa da bu kadınlar, uyumlu olsa?
Bütün gün evde oturup, ev işleri gibi, değersiz işlerle mi vakit geçirse? Hem evde güvende olur, hem de hiç yorulmaz. Ev işleri ve çocuk bakımı yorucu işler arasında sayılmaz. Çocuk oyuncağı gibi işler. Dört duvar arasında kaç metrekare yürüyüp hareket edecek ki yorulsun. Zaten fiziksel yapısı çocuk bakımı ve ev yaşamına uygun.
Ya da kadın, ömrünü laboratuvarlarda geçirse, emeklerini gelip bir erkek alsa diye. Ne hikmetse, kadınlar çalışırken iyiler ama bir türlü yükselemiyorlar. Dahi olmak ve mevki atlamak için fiziksel yapıları uygun değil. Sonuçta erkekler daha uzun boylu ve kas yapıları yükselmek için müsait. Sıçrayarak mevki atlama özelliklerine sahipler. Bunun için uğraşmalarına gerek yok. Çünkü böyle yaratıldılar! Böyle olmasa tarihte bu kadar erkek dahiyi nasıl görebilirdik!
Ya da kadın, hep çocuk yapıp, hep çocuk baksa. Hep çocuk baksa. Çünkü bir çocuğun yeri annesinin yanı. Buna hiçbirimiz itiraz edemeyiz! Çocuk sadece ve sadece kadının yapabildiği ve kadının bakabildiği bir şey!
Bir kadın illa dışarı çıkacaksa, bunu çok iyi düşünmesi gerekir. Süslense mi çıksa, süslenmese mi? Süs için makyaj ve topuklu ayakkabı gerekli mi? Afrika kabilelerinde yapıldığı gibi dudaklarına tabak geçirse olur mu? Yok, kabileler gibi olmaz, memelerin dışarıda olmasını kabul edemeyiz. Medeniyet (!) var çünkü. Her kadın yerine göre giyinmeyi öğrenmeli. Vücudunu örttüğünde bağnaz mı sayılır, açtığında aranıyor mu sayılır, bunları bilmelidir. Hatta bilerek doğmalıdır. Ayakkabı numarasının bile tahrik sebebi olabileceğini bilmelidir.
Bunları bilse bile bu kadarla rahat yaşayamaz, uyumu yakalayamaz. Bu kadın nasıl yalnız dışarı çıktı? Bu durum hayatının en büyük yanlışı olabilir. Mazallah, otobüste yalnız olması yaşamını bile sonlandırabilir. Yalnız olması mutsuz olacağı şeyler yaşamasında en büyük pay. Bir kadın yalın kalmadan önce de çok düşünmeli. Bunların yanında dışarıya çıkmak için uygun saatleri de düşünmeli. Uygunsuz saatlerde uygunsuz şekilde dışarı çıkarsa bu kadının sorumluluğunda. Tabi ki uygunluğu düşünürken, herkese uygununu bulabilmeli. Elâlemin uygununu bulunca uyumu yakalayacak!
Uyum önemli mesele vesselam. Uyum rahatlık demek, kabul görmek demek. SAYGI demek. Rahatlıkla hareket etmek, rahat yürümek demek.
Sahi, yolda rahat yürümenin bir yolu var mı? Özellikle karanlık sokaklarda, gölgelerin dansını izleyerek, dudaklarında ıslığıyla yavaş yürüyebilir mi, bir KADIN? (!)
Bunların yanında kafa patlatılası bir mesele daha var. Bir kadın çalışsa mı çalışmasa mı? Bu soru ancak ve ancak kadın üzerinden tartışılabilir. Cevapları envâi çeşit olsa da, en güzeli kadın çalışsa. Tabii ki makul işlerde çalışsa. Eve gelince ve işlerini yetiştirecek kadar vakti olan işlerde çalışsa. Akşam çocuklarına ödevlerini yaptıracak kadar vakti olmalı. Bir kadın bu kadar koşturmanın içinde yorgunluğun ne ifade ettiğini bilmeyecektir. Çünkü yorgunluk kelimesi kadına hiç yakışmaz. Kadın haricinde herkese yakışır ama kadına yakışmaz. Sadece, kadınlar yorulmaz. Bir kadın yorulmadığı gibi, fazla uykuya da ihtiyacı yoktur. Fizyolojik yapısı böyledir! Böyle güçlü bir fizyolojik yapısı olduğu için yatağa yattığında başı da ağrımamalı. Olamayacak baş ağrısını konuşmak bile vakit kaybıdır. Çünkü kadınlık görevleri yoğundur ve partneri vakit kaybetmemelidir. Partnerinin daha fazla uykuya ihtiyacı var. Bir kadın, insan soyunun devam etmesi için yapılması gerekenleri bir an önce ve partnerini yormadan yapmalı. Sonsuz mutluluk bunda gizli, bunu her kadın bilir.
Kadın için, sadece kadın için, bu kadar teferruatlı bir yaşamda uyumsuzluktan bahsetmek çok önemli. Kadın uyumsuz olmazsa, olamazsa ne olur? Uyumsuz olunamazsa nasıl kadın olunur? İşte bundandır ki uyumsuzluk bir kadına yakışan en özel hazinedir. Her kadının başına musallat olası bir büyüdür.
Uyumsuz olan, uyumsuzluğu seven kadınlara selam olsun.
♦