Yerel seçimler yaklaşırken; siyasilerin sosyal medya kimliklerinin de büyük önem kazandığı bir döneme girdik. Kendi minik takip listemde, profil resimlerinin yavaş yavaş değiştiğini, “bio” adı verilen tanıtım yazılarının güncellendiğini ve paylaşımların arttığını gözlemleyebiliyorum. Parti lideri, milletvekili, büyükşehir belediye başkanı gibi profesyonel destek alan “büyük” isimler değil de; siyasetin içinde olup sıçrama yapmaya çalışan yerel kadrolar kesinlikle daha heyecan verici. Çalışmalar amatör, arzular şelale, niyetler bariz.
Sosyal medya adı verilen bilgi deryasında; onca eğitici, ilgi çekici, eğlenceli hesap arasında sıkıcı siyaset adamlarını takip ettiğim için benden nefret etmeyin. Bir konuya dikkat çekmek için kendilerine alıcı gözle bakmak niyetim. Ne zaman ki yerel bir yöneticiye Instagram’dan ulaşmaya çalıştım; ben de o zaman uyandım.
Neden ulaşmak istediğimden kısaca bahsedeyim: Telefondaki yetkililerle bir türlü çözülmeyen bir şikayetimi görünür kılmak istiyordum. Her sabah bebek arabasıyla kullanmak zorunda olduğum alt geçidin asansörü bozuktu. Şikayet kayıtları açılıp notlar alınsa da; ben her sabah kendimi merdivenlerin başında dikilirken buluyordum. Arabayı benim taşımam mümkün değil, e sürekli birilerinden rica etmek de çok sıkıcı. Hem bunun yaşlısı var, engellisi var. Sessizlerin sesi olacaktım anlayacağınız.
Takipçi sayısı “az” sayılabilecek, mikro hedefimin son paylaşımı 2 gün öncesine aitti. Bir konser hakkında mıydı neydi, yalan olmasın. Alttaki yorumlar ise, kendisine buradan ulaşmaya çalışan tek cin fikirlinin ben olmadığımı gösteriyordu. Çöplerden ve hizmetten şikayet eden birkaç kişi vardı. Bendeniz de hemen derdimi güzelce izah edip beklemeye koyuldum.
Buraya kadar konunun bir yere bağlanacağına inananlarla özelden görüşmek isterim. Böyle temiz kalpli ve umut dolu insanlarla arkadaşlık etmeye ihtiyacım var! Ne özelden attığım mesaja, ne de yorum olarak bıraktığıma dönüş yapılmadı tabii ki.
Gel gelelim, malum Instagram sayfasına tekrar bakınca ne göreyim? Hem benim hem de yol arkadaşlarımın yorumları uçmuş! Sadece takdir içeren yorumlar ve övgüler kalmış. Durumu tutku haline getirince fark ettim ki; her seferinde aynı şey yaşanıyor. Olumsuz ifade içeren yorumlar çöpe!
“Sokakları b.k götürüyor!” minvalinde bir söylemde bulunsam, silinmesini de anlayabilirim. Gelin görün ki ben zaten b.k demeye utanırım, kakadır o! Bir maruzatı olan, bunu da kibarca ifade eden herkesin sayfadan uçurulması söz konusu. Yayında kalan tek bir grup var, onlar da yerli yersiz “Helal olsun” diyenler!
Gerektiğinde yetkililere ulaşamamak çok da şaşırtmıyor. Her şeyi devletten beklememek lazım, amenna. Ama ne yalan söyleyeyim, bu da beklenmedik bir dijital darbe.
Bir siyaset adamı kendi sayfasını yönetmiyorsa da kontrol ediyor olmalı. Demek ki; kendisi silmiyorsa bile “bazı” yorumların silinmesine karşı çıkmıyor. Paylaşımlarını hepten yoruma kapatsa belki etikten söz edilebilir. Ancak ayıklıyor, ayıklatıyor.
Sosyal medya fenomenleri de büyük ölçüde bu yolu izliyor olabilirler. Sevmedikleri yorumları silen, yorum sahiplerini engelleyen ve bununla gurur duyan hesaplar var elbet. Ancak kendi hedef kitlesinin sesine tahammül edemeyen bir siyasetçi çok tehlikeli değil mi?
Modern zamanlarda aşk, pardon, sosyal medya yönetimi bu mudur? Ya da şöyle sorayım: Makyaj videosu paylaşmakla ünlenen bir genç kız ile “hizmet” diye ortalığı postere boğan koca bir adamın sosyal medya yönetimi aynı mı olur?
Ne diyelim, “Helal olsun” diyorum tabii ben de.
Helal olsun, aşk olsun.
♦