1 Kasım’daki zirveye Dijital Topuklar Platformu yazarı olarak katılmanın heyecanını sizlere anlatamam. Bu kaçıncı yazın diye soracak olursanız platformdaki ilk yazım! Uzun zamandır sosyal medyadan Dijital Topuklar’ı takip ediyor ve kadınların sesini bu kadar içten duyurabildikleri için hayranlık duyuyordum. Instagram hesaplarından “Yazarlarımız arasına katılmak ister misin?” ilanını görünce de hemen klavyenin başına oturdum ve işte burdayım.
1 Kasım’daki etkinliğin #tutkunubul teması benim 2018 yılı hedefimle büyük bir paralellik gösteriyor. 2018 yılında iş hayatımda hiç beklemediğim sürprizlerle karşılaştım. Çevre Mühendisliği kariyerimi sonlandırmaya ve pazarlama alanına geçmeye karar vermiştim. Tabii bu bir günde alınan bir karar değildi. “Geçici bir heves mi, gerçek bir tutku mu?” bundan emin olmak istiyordum ve emin olduğum anda uygun adım ileri yürümeye başladım. Mühendislik kariyerimi bitirdim, MBA eğitimi aldım ve pazarlama alanında kariyerime başlamak için yoğun bir iş arama sürecine girdim.
29 yaşında içimdeki tutkuyu alevleyen mesleğin peşinde koşmaya başlayınca işverenler, insan kaynağı uzmanları böyle bir şeyin çok mümkün olmadığını söyleyerek kapıları yüzüme kapattılar. Mühendislik geçmişine sahip daha ne istediğini 29 yaşında anlayan bir kadın nasıl pazarlama alanında başarılı olabilirdi ki? Bu bakış açısına sahip insanlara prim vermemek adına eksik olduğum alanları belirleyerek bıkmadan usanmadan eksikliklerimi gidermeye çalıştım. Uzun lafın kısası tutkuyla çalışmayı istediğim pazarlama alanına geçiş yapmak için büyük çaba sarf ettim. Görüşmeler önce mühendislik geçmişimin pazarlama alanında nasıl farklılık yaratabileceğini kanıtlamaya çalışmakla daha sonra 29 yaşın aslında Türkiye şartlarında ne istediğini anlamak için geç olmadığını ispat etmekle geçti. Kabul edenler olduğu gibi etmeyenler de oldu ama sonunda pazarlama uzmanı olarak bir firmada çalışmaya başladım. Gökten üç elma düştü diyerek bu hikayeyi mutlu sonla bitirmek isterdim ama bitmedi. O büyük heveslerle başladığım, yere göğe sığdıramadığım işimden istifa etmek durumunda kaldım. Pazarlamaya olan tutkum azaldı mı azalmadı ama işyerinde işini tutkuyla yapmayıp sürekli şikayet eden mutsuz insanlara, yöneticilerin çalışanlarına mobbing yapmayı adet haline getirdiği iş ortamlarına, işyerinde işten çok dedikodu yapan kişilere tahammülüm kalmadı. Evet işsizim, belki de biraz deliyim ama kendimi ait hissetmediğim bir yerde çalışmadığım için bir o kadar mutluyum. Rahat konuştuğuma bakmayın işsizlik dönemi benim için de hiç kolay bir dönem değil. Bir an içimde kelebekler uçuverirken bir anda aklıma ay sonunu nasıl getireceğim düşüncesi düşebiliyor. İşte o anlarda beni o karamsar düşünce girdabından çıkarabilene aşk olsun.
Velhasıl-ı kelam ruh halimin gel-gitli olduğu günlerden bir gün içimdeki feminist duygular kabardı kabardı ve dedim ki, erkek egemen çalışma hayatının hüküm sürdüğü kapitalist bir sistemde beyaz yakalı sıfatıyla çalışmayacağım. Kendime, yakınımdaki işsiz kadınlara, emekli hemşire anneme destek olmak için kendi markamı kuracağım. Sonuçta hayat paylaşınca güzel değil mi? Tam kafamda hayata geçirecek bir iş fikri bulmuşken kriz geldi çattı. Şimdi kara kara düşünüyorum tabi ne yapacağım diye. Tükürdüğümü yalamak gibi olsa da iş görüşmelerine gitmeye başladım. Görüşmelerde daha yeni evlenmiş biri olarak bana yönelttikleri en yaratıcı sorulardan biri “Hemen çocuk yapmazsınız değil mi?” oluyor. Soruyu duyar duymaz tüylerim diken diken olup cevabı saygı çerçevesinde vererek görüşmeyi sonlandırıyorum. İşsiz olarak hayatına devam etmek mi yoksa damızlık kadın olarak üstünde çeşitli yöneticilerin gözlerini hissetmek mi derseniz, işsizliği tercih ederim!
Neyse ki Dijital Topuklar yazarlarının yazılarını okudum da yalnız olmadığımı fark ettim. Benim için umut ışığı oldular. Bu yıl #tutkunubul teması kapsamında zirveye katılacak, tutkusunu bulan insanların hikayelerini dinlemek bana ilham kaynağı olacak. Katılımcı listesini gördünüz mü bilmiyorum ama her biri birbirinden değerli kişiler. Hepsi tutkusunun peşinden gitmiş, bocalamamışlar mı bocalamışlar ama işte başarı öykülerini anlatmak üzere sahnedeler. Umarım bir gün ben de gerçek tutkumu bulup başarılı bir iş insanı olarak sizlerle anılarımı paylaşma fırsatını bulurum. Belki birilerine ilham kaynağı olurum. Belli mi olur?
♦