Ana SayfaEbeveynlikDeğişen Ev Hayatı

Değişen Ev Hayatı

“Evde kal” sloganı ile maaile hep beraber 130 metrekare evin içinde, tüm gün vakit geçiriyoruz. Dile kolay ama 6 yaşında ikiz çocuklar ve sigarayı bu virüs sebebiyle bırakan bir eş ile bu benim için biraz zorlayıcı. Adam başı 32.5 metrekare yerde yaşıyoruz, her gün kahvaltı, öğle yemeği, atıştırmalık, meyve ve akşam yemeği telaşesi. Önceden 4 günde bir bulaşıklar kokmasın diye çalıştırdığım bulaşık makinası günlük kurtarıcım modunda, elimde yıkadığım cezveler, tencereler ise cabası! Çamaşır yıka-as-katla-yerleştir, bu bir marş halinde günlük ritüelimiz oldu, çocuklar bi heves kendi çamaşırlarını ve havluları katlıyorlar, ben arkalarından tekrar düzeltsem de onları destekliyorum tüm gücümle.

Can sıkıntısı ise başa bela, ele alınan telefon, hep aynı söylemler, aynı haberler, yeni hiçbir şey yok sanki. Sonra kitaplar, bu ara kitaplarımı bitirmekte zorlanıyorum, yarım yarım hepsinden bir ısırık alıp, bıraktığım elmalar gibi bana bakıyorlar, kimi gün bi ısırık daha alıyorum tatlı geliyor, devam ediyorum ama elmanın çekirdeklerini bile göremeden yine bi kenara bırakıveriyorum elimdeki kitabı. Tadı tuzu yok sanki hiçbir şeyin.

Çocukların gün içinde “gülme, ağlama, oyun ve uyku ihtiyacı”nın tam karşılanmasına fırsat verin diyorlar. Biz de sıklıkla gülme ve ardından ağlama, bolca oyun ve en az 11 saat uyku şeklinde ilerliyor. Yorulsunlar diye kağıttan bildiğin havada süzülen uçak yapmayı öğrendim, onları oradan oraya koşturtuyorum. Bizimkiler masa başı oturup, şekil yapmaca, harf çizmece, sayı yazmaca gibi, atraksiyon olmayan faaliyetlere gelemiyorlar, hemen sıkılıyorlar. Ancak parmak boyama ile resim defterlerini ve tüm el-kol-yüzü bir güzel boyamaca veya oyun hamuru ile tüm renkleri karıştırıp muzip şekiller yapmaca, sulu her türlü oyunda tüm masayı ıslatmadan kalkmamaca şeklinde oyalanıyorlar. Olsun buna da şükür, vakit bir şekilde geçiyor.

Sonra telefon, laptop, televizyon üçlüsünden çocukları nasıl uzak tutarız diye kafa yoruyorum. Gün aşırı bir animasyon filmi ve kurtarıcı olarak arada tv izlemelerine ses çıkarmıyorum. Her şeyi önceden planlamak, yapmak, pişirmek, temizlemek, kendime zaman ayırmak, biraz göbek eritici egzersiz yapmak, çocuklar uyuyunca yazmak, eşle dizi veya filmi izlemek, biraz sohbet etmek derken her gün birbirine benzer ve daha alışılmış olarak geçiyor.

Çalışmaya başlayacağım günler, çocukların okula gidip, yorulup evi özleyeceği günler dilimizden hiç düşmüyor, normale dönüş bir hayal gibi hâlâ, zamanı da belirsiz!

Hele bi de yazın da bu korku ile geçeceği düşüncesi çok can sıkıcı, ömrümüzden bir yaz nasıl bu şekilde heba olur, oysa gidilecek o kadar güzel yerler, yüzülecek o kadar güzel denizler varken çocuklarıma anı olarak, yine evden çıkamama hatırası mı kalacak?
Sonra filmi yine başa sarıp, sağlıklısın, ailen sağlıklı, hala bir işin var ve bunun niye başımıza geldiğini idrak için hala düşünme fırsatın var diyerek, günlük rutin dışında evrenin insanlığa vermeye çalıştığı mesaja odaklanıyorum. Mesela hafta sonu sokağa çıkma yasağı ile araba sesi yerine ilk kez bu kadar çok kuş sesi dinleme fırsatı bulmak çok keyifliydi. Fakat bugün okuduğum haberi düşünmek bile istemeyerek zihnimden hızlıca uzaklaştırıyorum. Çin’de karantina sonrası açılan ünlü mağazada günlük ciro patlaması yaşanmış, yani insanlar evde kaldıkları sürenin acısını yine bildikleri şekilde çıkarmışlar, aynı tas aynı hamam olmasın her şey yine! Ben artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı fikrine tüm kalbimle tutunmak ve bunun için çabalamak istiyorum.

Photo by Suzy Hazelwood from Pexels

Dijital Topuklar’da yazılan yazılar, yazarın bakış açısı ve fikirlerini yansıtmakta olup, Dijital Topuklar’ın görüşlerini temsil etmeyebilir.
Önceki İçerikEv Neresi?
Sonraki İçerikKazanılmış Çaresizlik

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Must Read