Ana SayfaKişisel GelişimBir Kuş, Bir Çiçek

Bir Kuş, Bir Çiçek

Bir kuş, bir çiçek. Bir kuş, bir çiçek..

Banyo havlusunda gözüne takılıyor. Havlunun deseni; bir kuş, bir çiçek. Ne kuşu, ne çiçeği göremediğini fark ediyor.

#evdekal günlerinin 35.sinde, hayatı eve sığdırmaya çalışırken çok sıkılıyor. Sıkıldığını da söylemeye utanıyor. Çünkü evde kalamayanlar var. Çünkü evde kalmak bir lüks.

Dört duvar arasında yapılacaklar, her gün hızlıca bitiyor ya da bitmese de aynı günü yaşıyor gibi geldiği için “Ben bunu daha dün yaşamıştım” derken, yapacak başka şeyler bulma arayışına giriyor… Tüm gündelik sorumluluklar arasında biraz kitap okuyayım, biraz resim yapayım, biraz da dans, e hadi biraz da içime döneyim… Dönemedi.

Bir psikolog diyor ki sıkılmak kaçış göstergesi, fazla gelen duygu ve durumlardan kaçmak istiyorsun, çünkü duramıyorsun orda, kalkıp da gidemeyince ‘sıkıldım’ diyorsun.

Evet duramıyorum. Nasıl durayım? Durmak zor iş, uzun uzun durmak çok zor iş. İnsanın böğrüne çöker, bakmak istemediğin şeyler tepene üşüşür, teker teker gelin ulaaan diye bağırasın gelir.

Gerçekten çok sıkıldım.

Ben kendimle bu kadar karşılaşmak istemiyordum.

İyiydik biz, çalışıyorduk, çabalıyorduk, eğleniyorduk, çocuklarla ‘kaliteli’ zaman geçiriyorduk, ağlıyorduk, gülüyorduk, hep birileri ile… Arada kendimle karşılaşma zamanlarımı da azami surette yönetiyordum. Canım kendim. Yoga da yaptırıyorum, meditasyon da, terapiye de götürüyorum onu, iyi geliyor kendime. Şimdi ne kalitesi kaldı, ne alanı… %100 kendim… Çok sıkıcı.

Şimdi anladım ki benim kendime katlanmak için başkalarına ihtiyacım var.

Yalnızlık; yalnızlık Allah’a mahsus. Ben kendimle kalmak istesem ne evlenirdim, ne çocuk yapardım, ne de bu kadar dost/arkadaş/çevre edinirdim. İnsan yalnız kalmamak için yaratılmış bir hayvan değil mi? İlişkide iyileşiyorduk hani… İlişkilerimiz azalınca da iyileşemiyoruz. Yani ebeveyn olarak çocuklarımla gayet girift bir ilişkideyiz. Ama ben, tek ve en büyük düşüncesi birazdan nasıl oynayacağı ya da hangi çizgi filmi izleyeceği olmayan insanlarla da muhatap olmak istiyorum. Hayır biliyorum anda kalmanın alâsını onlar yapıyor ama ben anda kalamıyorum. Hayal kuruyorum, gelecek hayalleri… Sosyalleşme hayalleri… Yine o sahile gitsem, denizi koklaya koklaya yürüsem, biramı açıp etrafı seyretsem, yine en sevdiğim tatlıcıda, lokmamın üstüne kahvemi içerken sokaktan geçenleri izlesem. Sabah vapura yetişmeye çalışsam, toplantıya yine geç kalsam, koşarak gitsem, kusura bakmayın işte ben de böyle desem… Ya da konserde çılgınca dans etmekten belim kopsa, dostlarımla dertleşirken ağlasam, gülsem, sarılsam. Ah sarılsam… En çok sarılsam, sarıldığım beni bırakana kadar hiç bırakmasam.

İnsan en çok da sarılmayı özlüyor bence. Aklıma ağır battaniyeler geliyor, sarılma ihtiyacı olanlar için kesin çözüm! Onlardan mı alsam? Ya bi git deli misin, git çocuklarına sarıl diyor canım kendim yine. Kendime de sarılıyorum bolca. İyi geliyor. Ama yetmiyor…

#evdekal en çok yalnızlara zor diyorum içimden… Sessizce… Çünkü yüksek sesle söylemeye çekiniyorum, şımarık derler, histerik derler, yazık derler. Derler…

Söz konusu havlu

Bir kuş, bir çiçek. Bir kuş, bir çiçek.

Banyo havlusunda elini kuruturken gideyim de bir çay demleyeyim en iyisi, yanına da pötibör bisküvi. Ay dur 2 kilo aldım bile! Amaaan derdin kilo mu, insanlar neler yaşıyor, sen ne diyorsun…

Canım kendim.

Havlu da kirlenmiş mi ne, en iyisi kirli sepetine atayım, yenisini çıkarayım.

Hah bak, bunda desen de yok. Ne öyle bir kuş, bir çiçek, bahar gibi, yaz gibi…

Hayal gibi…

Canım kendim.

Hadi iyi bak kendine.

**

İlham olan Dirmit’e sevgiyle… 

Main photo by Pixabay from Pexels

1 YORUM

  1. Evde olmayı çok seven biri olarak yazdıklarının birçoğunu hissediyorum evli, çocuksuz ama 3 kedi annesi olarak? Okul öncesi oyun grubu öğretmeni olarak uzunca bir süre eski düzende olamayacağız bunu da biliyorum ve dijital ve whatapp vb mecralarda videolar, paylaşımlarla yeni düzende yeni bir alanı açarak ilerliyorum.
    Bu da tamam. Ama bu sabah da gözlerimi dolduran özlem ve hasretin varlığını iyice anladım. Dün akşam bana duygusal olarak yemek yediren özlem ve hasret duygusu.
    Ailemi ve arkadaşlarımı görememek, sarılamamak , güzel sofralarda ve oturmalarda olamamak ve bunun daha Haziran’ a kadar sürebileceği belki de yaz sonuna kadar devam edebileceği ön görüleri.
    Farklı şehirde ya da ülkede ayrı kalmak deneyimini yaşar gibi kendimi kandırmak mı yoksa bal gibi yasaklı bir sürgün gibi hissetmeyi kabullenmek mi iyi olur?
    Ne olur ?
    Bakalım

Yeşim Peköz Üççeşmeler için bir cevap yazın İptal

Please enter your comment!
Please enter your name here

Must Read