“Eskiden zaman başkaydı, komşuluk vardı, komşuya/akrabaya çocuk emanet etmek vardı, insanlar güvenilirdi. Şimdi kimseye güvenilmiyor” benzeri laflar dilimize pelesenk oldu. Her fırsatta konuşuyoruz ya, yanlış. Eskiden de ortalık berbattı, eskiden de insanlar güvenilmezdi. Sadece eskiden sosyal medya yoktu, üzeri örtülen istismar, susturulan çocuk, maruz kaldığı şeyi anlamlandırılamayan/anlatamayan çocuk vardı.
Bir okurumdan mesaj aldım. Çocukken akrabası tarafından taciz edildiğini annesine anlattığında, annesi ona inanmamış. İnanmadığı gibi ortalık yerde konuşmaması, bunu başkalarına anlatmaması için tembih etmiş. Bugün yetişkin bir kadın olarak evlat sahibi olan okurum, o talihsiz olayın izlerini hala kalbinde taşımakta. Evliliği ve insan ilişkileri zarar görmekte. “Keşke annem o zaman elindeki bulaşığı bırakıp beni dinleseydi, keşke bana inansaydı” diye bitirdi mesajını.
O okurumun yalnız olmadığını, kendisi gibi içinde yaralı çocuk taşıyan yüzlerce, binlerce kadın olduğuna adım gibi emindim. Okurumun da izniyle, ismini gizleyerek mesajını Instagram hesabımda paylaştım. O paylaşımın üzerine günlerce mesaj yağdı bana. Amcası, dayısı, kuzeni, abisi, komşusu, arkadaşının babası, babasının arkadaşı, öz babası ve hatta halası tarafından istismar edilen kadınlar, yaşadıklarını yazdı.
Kimisi yaşadığının ne olduğunu anlamamıştı bile. Her şeyi idrak edecek yaşa geldiğindeyse iş işten geçmişti ve acısını bir ömür taşımak zorunda kalmıştı. Kimisi anlatmak istemişti, öfkeyle/şiddetle susturulmuştu. Büyüklerini inandıramamış, ‘yanlış anladığı’ düşünülmüştü. Bir kere susturuldu mu çocuk, bir daha konuşmaz artık. Mağdur olan çocuklar da sonradan konuşmamayı seçmişti. Kimisi annesine sesini bile duyuramamıştı. O kadar çok iş yükü vardı ki annelerin sırtında, çocuğun haykırışını duymamıştı bile.
Dün istismar edilen çocuk büyüdü, kadın oldu ve yuva kurdu. Eşiyle birlikteliğinde sorun yaşadı, psikolojik destek almak zorunda kaldı. Çocukluğunda açılan yara kapanmadı, kapanmaz. İnsanın bir yanı hep acır, hep sızlar. Bazı yaralar geçecek türden değildir çünkü.
Patır patır öldürülüyor çocuklar. Senin saçının teline kıyamadığın yavruna kıyabiliyor, vaktiyle ‘masum bebek’ olan bir başkası. Söz konusu masum bir cansa, hümanizm kifayetini yitiriyor. Ben de caydırıcı ve ağır cezalar verilmedikçe işlerin daha kötüye gideceğini düşünüyorum. Daha çok çocuğun, çok kadının canı yanacak.
Vaktiyle masum bir bebekti, büyüdü tecavüzcü oldu, katil oldu. Küçücük bebeğe bakıp pis hayaller kuracak kadar çıktı insanlıktan. Büyürken ne oldu, neye maruz kaldı? Ne yaşadı da bu hale geldi, anası babası nasıl yetiştirdi onu? Niye? Onu bu hale getiren sebepler nedir? Cani doğulmaz, cani olunur kanısındayım.
Bir cani nasıl yetiştirilir? Peki bir kurban nasıl yetişir, kız çocukları sindirilir, ezilir?
Çocukları dinlemek, onlara iyice kulak vermek lazım. Herhangi bir şey söylemeye çalıştığında “Hı hı, tamam, evet, anladım” diyerek, dinliyor görünerek, elimizdeki telefonu kurcalarken, gözümüz hala televizyondayken değil; çocuğu can kulağıyla dinlemek, onun anlattıklarıyla ilgilenmek lazım.
‘Namus’ kavramı sadece kadınlara ait bir olgu değildir. ‘Namus’ dediğin sadece bacak arasında olan bir olgu da değildir. İnsanın ‘zihninde’ aranmalıdır namus.
Kız çocukları “Düzgün otur, bacaklarını kapat, ayaklarını uzatma, hanım hanımcık ol, erkeklerle konuşma, yüksek sesle gülme” diye büyütülürken, oğlan çocukları “Aslan oğlum, erkek oğlum, göster hadi pipiyi, aç aç görsünler, utanma” diye büyütüldü. Neden?
Benimki namus da, seninki ne? Bana günahsa sana sevap mı? Ondan sonra metroda, otobüste bacaklarını iki yana ayırıp oturan, malını milletin gözüne sokmaktan çekinmeyen ‘adam’ların yanında iki büklüm oturmaya çalışıyoruz. Üstelik öyle iliklerimize işlemiş ki ‘erkektir’ meselesi. Ben ki farkındalığı yüksek bir kadınım, iki evladımı da kız/oğlan ayrımı yapmadan, onların mahremiyetini koruyarak özenle yetiştirmeye çalışıyorum; Civan bir yaşına yeni girmişti sanırım. Bezini değiştirmek için altını açtığımda elini pipisine götürdü. Bu hareketi komik buldum ve güldüm. Sonra aynı hareketi Cemre yaptığında verdiğim tepki geldi aklıma. Silkelendim, kendime geldim ve Civan ne zaman elini pipisine götürse, onu uyardım, izin vermedim. Bu durumdan ne kadar rahatsız olduğumu, nasıl önüne geçebileceğimi büyüklerime danıştığımda karşılaştığım cevap hep aynıydı;
“Kızım erkektir o normal, ‘erkek’ çocukları yapar öyle.”
“Hayır efendim neden normal olsun? İşte böyle böyle oğlan çocuğunun bebeklikten itibaren her hareketini normal olarak gördüğümüz için, toplum çıkıyor zıvanadan. Kız çocuğunu ne kadar baskı altında tutuyorsak oğlan çocuğunu o kadar serbest bırakıyoruz. İnanç/sağlık gereği ‘pipi’nin ucundan et parçası alındı diye yedi düvele duyuruyoruz. Çalıp oynuyor, şenlikler düzenliyoruz. Bilinçaltına işliyoruz çocuğun;
“Pipi önemlidir, pipi her şeydir, pipi senin şanındır” Sünnet arabalarının arkasına yazılan bir yazılar var, akıllara zarar:
Bir tecavüzcü kolay yetişmiyor,
Üzülmeyin kızlar hepsini kestirmedim.
Bu nedir ya? Amaç ne? Niye?
“Yok artık abarttın sen de alt tarafı bir sünnet düğünü” diye düşünecek olursan peşinen uyarayım;
Mesele sadece düğün meselesi değil. Zaten bu yazının kastı da yalnızca ‘pipi’ değil. İşin özü şu; Zamanında oğlan evladından sakınan “mahremiyet” gelecekte bir başkasının ‘can’ına mal olabiliyor. Oğlan evladımızın da ‘mahremiyet’ ine saygı duymayı öğrenmemiz ve saçma şekilde çocuğumuzun pipisiyle gurur duymaya bir son vermemiz gerekiyor!
♦