#erkekleryerinibilsin etiketinin altına benim yazdıklarım arasındaydı… Ve bu bana tam altı yıl önce yazdığım bir yazıyı hatırlattı:
Her Kahvenin 40 Yıl Hatırı Var Mıdır?
Reklamlarda gözümüze – kulağımıza ilişen cinsiyetçi ifadeler hepimizin malumu, eril söylem her yerde olduğu gibi reklamlarda da var, kimi zaman doğrudan kimi zaman dolaylı. Geçenlerde bir mobilya markasının reklam filmine rast geldim. Reklam şöyle; “evin adamı” eve geliyor, işten gelmiş yorulmuş. Evin adamı yavaşça koltuğuna doğru süzülürken dış ses “evdesin… burası senin evin… içindekileri sen seçtin” diyor ve o sıra, tam da dış ses “içindekileri sen seçtin” derken kamera “evin kadını”nı gösteriyor. Bu “içindekileri sen seçtin” güveni, erkek egemen sistemden, yüzyıllardır var olan kadın – erkek arası eşitsizlikten geliyor. Bunu tartışmak bir başka ve daha genişçe bir yazının konusu olsun. Bu kısa yazıda, kadın-erkek arası eşitsizliğin bizim kültürümüzde sembolik taşıyıcılarından biri olduğunu düşündüğüm “istenme” faslına değineyim istedim azcık, tam da canım az şekerli bir kahve isterken sorayım: “her kahvenin 40 yıl hatırı var mıdır?”
‘Kız isteme’ geleneği tam olarak ne zaman ve nerede başlamış bilmiyorum. Ama pek çoğunun söylediğine göre, çok çok eskilerde, daha beraber sinemaya, muhallebiciye gitmelerin ya da “çıkma”ların olmadığı zamanlarda, erkek evlenecek yaşa geldiğinde evin
annesi ve diğer kadınları pek kıymetli oğullarına eli yüzü düzgün ve hamarat bir müstakbel gelin arayışına girermiş. Gözlerine kestirdikleri ya da etraftan olumlu yönde yorumlar aldıkları bir kadın var ise kadının ailesine haber salarlarmış. Sonra çiçeği, çikolatayı alıp ‘kız evi’ne gittiklerinde müstakbel gelinin elinden kahve içerlermiş, kahveyi yapışı ve servis edişi ile de müstakbel gelin görücüye çıkarmış. Müstakbel damadın kahvesinin tuzlanması hikâyesine gelince; rivayete göre müstakbel gelin müstakbel damadı beğenmedi ise kahvesini tuzlarmış önceleri, sonraları da müstakbel damadın sabrını ölçmek için…
Pek çoğumuz artık eve gelecek sürpriz misafirleri, müstakbel damat adaylarını beklemiyoruz, yani evlenmek istediğimiz kişiyi kendimiz seçiyoruz. Ancak hala pek çoğumuz bu ‘istenme’ merasimini yapıyoruz. Uzun zamandır kendime soruyorum, ilişkinin geleceği ile ilgili eşit söz hakkına sahip karar alıcılar olarak, kadın ve erkek bir karar aldıysa, tamam değil midir?
Ne gerek var “istenmeye”?
“İstenmeyen” Kadın Olayım!
Tamam anlıyorum, geleneklerimiz hoştur ve onları yaşatmak gerekir. Tabii ki ayrımcı olmayanları. Baktığımızda o kadar çok kadını baskılayan geleneğimiz var ki… Hal böyleyken gelenekleri ayakta tutan, nesilden nesile aktaran bizlersek, onları yeniden okuma ve yorumlama hakkı da bizde değil mi? Ben demiyorum ki aileler tanışmasın, kahveler içilmesin, muhabbetler edilmesin. Bunlar biraz yeniden okumayla yine yapılır isteniyorsa. Hem de büyüklerimizi küstürmeden, gücendirmeden. Mesela hayat müşterek diyoruz, o zaman benim müstakbelle beraber hazırlasak ya kahveleri, ben pişirsem o servis etse? Yüzyıllardır, erkek tarafı kadının evine gidiyor, kadın kahveyi yapıp servis ediyor ve sonra “Allah’ın emri, peygamberin kavliyle kızı oğlana istiyoruz”. Tarih tekerrür ediyor, hem de bizim elimizle ve bizim yaptığımız kahve ile… Ve “istenince” eşitlik olmuyor, isteyince oluyor. İşte bu nedenle ben “istenmeyen” kadın olmak istiyorum, onun yerine istemeyi, isteyen kadın olmayı seçiyorum.
Kendime yaptığım az şekerli kahvem bitmek üzereyken yazıyı sonlandırayım. Kahve çok severim, bence de bir kahvenin 40 yıl hatırı vardır ama kahve servisi ile yapılan “kız isteme” seremonisinde kahve; kadın ve erkek arası tarihsel olarak süregelen eşitsizliğin sembolü ve de taşıyıcısıdır, hem de nesilden nesile. Çünkü o kahve adamlara “evin sahibi” olduğu hissini
ve yanılgısını veren erkek egemen sistemin binlerce tezahüründen biridir; istediği kadar acı ya da tuzlu olursa olsun…
Nathan Cowley adlı kişinin Pexels‘daki fotoğrafı
Bugün bir müşterimizin eşinin erkek olanın bayanın soyadını seçerek evlilik akdini imzaladıklarını öğrendim.Merak edilen sorunun malum NEDEN cevabı çok basitti .Enerjisini sevdiğimiz soy isim eşiminki idi.Muhtesem degil mi .Yolumuz uzun lakin ümitvariz.
Hanım kişi evlenirken kendi soyismini kullanabilir diye düşünüyorum bunda hiç bir sakınca yoktur.