Ana SayfaKİTAPLIKBu Benim Kanım

Bu Benim Kanım

“Amerikalı feminist Gloria Steinem’ın 1980’li yılların başında mizahla karışık yazdığı gibi, bunu kadınlar değil erkekler yaşasaydı; ‘âdet imrenilecek, gurur duyulan eril bir durum hâline gelirdi. Âdetlerinin uzunluğu ve akıntılarıyla gururlanırlardı. OĞLAN çocukları ilk âdetlerini, yiğitliğin uzun süredir beklenen bu simgesini, dini kutlamalar ve kesin surette eril törenlerle tarihe kaydederlerdi. Meclis, aybaşı ağrılarıyla savaşmak için Ulusal Dismenore (Âdet Sancısı) Enstitüsü kurardı ve devlet ücretsiz sağlıklı koruma ürünleri için kaynak sağlardı .”

Bu Benim Kanım reglin mitolojide, sanatta, dinde nasıl ele alındığını ve gündelik yaşamdaki yansımalarını ele alıyor. Èlise Thiébaut’un bireysel regl tecrübesinin de yer aldığı kitap regl hakkındaki bilinmeyenleri/ yanlış bilinenleri günyüzüne çıkarıyor. Regl ürünleri çeşitlenmeye devam etse de dünya üzerinde pek çok kadın regl yoksulluğu ile mücadele ediyor. Hijyenik pedler, lüks tüketim maddesi olarak görülüyor ve yüksek vergilere tabi tutuluyor. Her ne kadar bazı ülkeler regl ürünlerinden alınan vergiyi kaldırıp bazıları vergi oranlarında indirim yapsa da bunun yeterli olduğu söylenemez. Thiébaut da durumu aktardığı örnekler üzerinden ironik bir biçimde buna dikkat çeker:

“Almanya’da vergi %17’de dururken somon ve havyar gibi ürünler temel ihtiyaç maddeleri gibi %7 ile vergilendiriliyor. Almanlara ped yerine somon, tampon yerine de havyar kullanmayı denemelerini öneriyorum; fakat onların emiş gücünün umulduğu kadar tatmin edici olduğundan şüpheliyim. Belçika’da da aynı şekilde, külotların içine %21 ile vergilendirilen hijyenik pedler yerine, temel ihtiyaç maddeleri gibi %6 ile vergilendirilen çikolata koyulabilir.”

Öte yandan, regl ürünlerinin içeriğindeki pek çok kimyasal bileşen kadınların sağlığını tehdit ediyor. Sağlığından ödün vermek istemeyenler için piyasaya sürülen doğal ürünler ise daha büyük paraları gözden çıkarmayı gerektiriyor. Konuya dikkat çekmek isteyen maraton koşucusu Kiran Gandhi, katıldığı bir müsabakada ped ya da tampon kullanmayı reddederek amacına ulaşmışsa da, yarışı tamamladığında bacaklarının arasına bulaşan kanla birlikte etrafını kuşatan pek çok olumsuz tepkiyle karşılaşmıştır. Kitapta ayrıntılarıyla konuya yer veren Thiébaut da, maraton günü âdet göreceğini bilmemesine rağmen durumu anlayınca bu karara varan Gandhi’den övgüyle bahsederek mesele âdet olduğunda yaratılan sessizliğin kasıtlı olduğuna vurgu yapıyor.

Dinler, regl olduğu günlerde kadını lanetlemeye devam ederken gündelik hayatta regl olduğundan bahsetmek kadınlar için utanılacak bir mesele olmayı sürdürüyor. İlksel kabilelerde âdet gördüğünde kadının lanetlendiğine inanılarak klandan uzak bir bölgeye taşınması sağlanırken, yirminci yüzyıla gelindiğinde bazı topluluklarda, âdet kanının zehirli olduğuna inanıldığından, kadınların böcekleri ve tırtılları yok etmeleri için tarlalarda koşmaları sağlanıyordu. Yahudilikte âdet gören kadın ve temas ettiği her şey ve herkes kirlidir. Başlangıç olarak yedi gün olarak öngörülen süre boyunca kadın eşiyle her türlü temastan kaçınmak durumundadır, sürenin uzaması halinde ritüeller de sürdürülür; kanaması sona eren kadın, mikveh adı verilen bir tür arınma banyosu yapmak durumundadır. İslamiyet’te ise regl olan kadın “kirli” görüldüğünden camiye gitmesi ve Kuran’a dokunması yasakken tuttuğu oruç da aynı gerekçeyle geçersiz sayılıyor. Regl olmak, farklı kültürlerde farklı isimlerle anılıyor ve regl ürünleri dışarıdan fark edilmemesi için gizleniyor; çünkü regl üzerine konuşmak çeşitli etiketlemeleri beraberinde getiriyor. Öte yandan, toplumun tüm kesimleri ilk kez regl olan bir kimse hakkında (muhatabının rızası olmaksızın) konuşabiliyor ve hatta kişiyi utandıracak şakalar yapabiliyor. Regl olma ihtimalinin varlığı ise verili kültürel kodlar nedeniyle kadınların verdiği kararları sorgulamaya açıyor.

Ülkemizde de regl üzerine yürütülen tartışmaların pek iç açıcı olduğunu söylemek mümkün değil ne yazık ki. Bu tartışmalar daha çok ünlü ped markalarının reklamlarındaki kurgunun fazlasıyla kışkırtıcı olduğuna odaklanıyor. Geçtiğimiz aylarda regl konusu, ünlü bir oyuncunun, kızının regl olduğunu sosyal medya üzerinden duyurması ve bir market çalışanın kadın müşterisine hijyenik pedlerin indirimli ürünler arasında olduğunu söylemesi üzerine kadının kocası tarafından şiddete uğramasıyla ülke gündeminde kendine yer bulmuştu. Oysa Konuşmamız Gerek Derneği’nin açıkladığı veriler, Türkiye’de hijyenik pedlerden alınan verginin %18 olduğunu ortaya koyarak ülkemizde de pek çok kadının regl yoksulluğu ile mücadele ettiğine dikkat çekiyor. Özellikle salgın ve afet sonrası hijyen ürünlerine duyulan ihtiyaç artarken, bu ürünlerin erişimi oldukça güçleşiyor. Dolayısıyla bu gibi krizlerden kadınların daha ağır etkilendiği ortadayken regl hakkında açıkça ve etraflıca konuşmamız gerekmiyor mu?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Must Read