Ana SayfaFEMİNİZMFeminizm Karşıtı Kadınlara Karşı Olan Kadınlar Hakkında Karışık Hisleri Olan Kadınlar

Feminizm Karşıtı Kadınlara Karşı Olan Kadınlar Hakkında Karışık Hisleri Olan Kadınlar

Aşağıdaki metin Dijital Topuklar için Ezgi Özkök Sefer tarafından Jenny Lawson’ın “Women Who Are Ambivalent About Women Against Women Against Feminism” başlıklı yazısından çevrilmiştir. Lawson, Türkçeye “Hiç Olmamış Gibi Yapalım” adıyla çevrilen ve New york Times Çok Satanlar listesine birinci sıradan giren “Let’s Pretend This Never Happened” kitabının da yazarıdır. 
Ezgi Özkök Sefer, bir sivil toplum kuruluşunda Kaynak Geliştirme ve İletişim Direktörü olarak çalışıyor. Kızının doğumundan beri, ondan öğrendiği bebek adımlarıyla hayatını dönüştürüyor ve bu hikayesini kendi bloğu ve instagram hesabında paylaşarak yalnız olmadığımızı hatırlatmak için çabalıyor.

 

Eveeet! Bu aralar “Feminizme Karşı Kadınlar” (Women Against Feminism) adlı blog sitesi çok konuşuluyor. Kadınların “Feminizme ihtiyacım yok çünkü…” pankartları taşıdıkları fotoğraflardan oluşan bir blog. Feminizme ihtiyaç duymamalarının sebeplerinden bazıları parodi gibi (“Kocam olmadan bu sıçtığım kavanozları nasıl açmamı ve ağır eşyaları nasıl kaldırmamı bekliyorsunuz ki?”), bazıları ise (“Erkeklerle eşit olduğumu kanıtlamak için vücut kıllarımı uzatmak zorunda değilim.”) “Dünyadaki hangi feminizm tanımını buldunuz ve okudunuz” diye sorgulatıyor.

Bunları ilk gördüğümde ben de “…… ‘na ihtiyacım yok çünkü” yazan, kafa karıştırıcı pankartlar taşıyan insanlarla bir blog sayfası mı açsam diye düşündüm. Şöyle yazılar mesela:

Kitaplara ihtiyacım yok çünkü KİTAPLARI KİMLER YAZDI BİLİYOR MUSUNUZ? MESELA HİTLER, HİTLER BİR KİTAP YAZDI. TEŞEKKÜRLER, ALMAYAYIM NAZİLER!

Paraya ihtiyacım yok çünkü ÇEK DEFTERİM VAR, YAVŞAK!

Havaya ihtiyacım yok çünkü HAVANIN ÇOK BÜYÜK BİR KISMI OSURUK. BEN OSURUK SOLUMUYORUM, SİZ SOLUYUN.

Ama sonra yeni bir blog açmaya üşendim; ayrıca bütün bunların biraz da saçma olduğunu düşündüm. Aslında konu şu kadar basit: Kadın ve erkeklerin politik, sosyal ve ekonomik olarak eşit haklara sahip olması gerektiğini düşünüyor musunuz? O zaman muhtemelen siz de feministsiniz. Bu konunun milyonlarca alt başlığı var, onu anlıyorum. Dallı budaklı bir konu. Nasıl tek bir çeşit Hıristiyan veya Müslüman, tek bir çeşit kadın veya erkek yoksa yalnızca bir çeşit feminist de yok. Yani baktığınızda, tek bir çeşit köpek balığı bile yok. Bazıları zararsız ve arkadaş canlısı. Bazıları ise hortumların içine çekilir ve 90210 dizisindeki o adam havayı bombalarla düzeltene kadar, insanların yüzünü acımasızca paramparça eder. (Spoiler uyarısı!) Konu şu ki, köpek balıkları, aynı feministler gibi, mükemmeller ve faydalılar; dünya onlar olmadan daha kötü bir yer olurdu. Ek olarak, son derece eğlenceliler ve her ne kadar o tatlı fok balıklarını yedikleri için bazen yavşak olduklarını düşünseniz de, “Köpek Balığı Haftası” geldiğinde yine de “Vay canına, şuna bak” diye bağırırsınız. Sanırım köpek balıkları kötü bir benzetme oldu. Bir daha deneyeyim.

Feministler arılar gibidir. Çok sevimlidirler ve uçarken flu görünebilirler ama insanlar onlardan kaçarlar çünkü arıların aslında sadece dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeye çalıştıklarını anlamazlar. Arılar olmadan sıçardık. Cidden. Ve evet, bazı arılar yavşak ve belki de içlerinden bir tanesi büyük büyük amcanızı öldürdü; bazıları var ki bir anda çılgınca davranmaya başladılar ve siz şaşkınlık ve korkuyla izlediniz fakat en nihayetinde şunu fark edersiniz ki, iyi arılar da var kötü arılar da ve siz hangi balı yiyeceğiniz konusunda seçici olabilirsiniz. Bu arada çiğ bal yiyin lütfen! Çok daha sağlıklı. Bu son kısım benzetmenin bir parçası değil tabii ki. Sadece arıcılık yapmış olan büyük büyük babamdan güzel bir tavsiye. Ayrıca arılar gibi feministler de yenmeye uygun olmayan bir sıvı salgılarlar ve dumandan kolayca dikkatleri dağılabilir.

Odağımı kaybettim.

Yok yok bekleyin, tekrar odaklanıyorum.

Feminizm doğası gereği iyidir. Biliyorum, mükemmelin yanından bile geçmiyor ve hala üzerinde çalışılması gereken kısımları var ve bazen her şeyin içine sıçılıyor ve her şey bir anda geri gidiyor ve berbat oluyor ama tüm bunlar “feminizmin”, uğruna savaşmaya değer olmadığı anlamına gelmiyor. Şimdi geri gidin ve “Feminizm”i “İnsan Irkı” ile değiştirin. Böyle işe yarıyor, değil mi? Çünkü feministler insandan yapılmışlardır. Erkekler ve kadınlardan. Aslına bakarsanız, benim favori feministlerimden biri Sir Patrick Stewart.

İşte bir feminist böyle görünür.
(Pankart: Kadın ve kızların haklarını savunun, Uluslararası Af Örgütü)

Patrick Stewart bir feminist. Annesi bir dokuma tezgahında haftada 40 saat çalışarak 3 pound 10 shilling (yaklaşık 30,6 TL) kazanıyor. Ayrıca bir istismar kurbanı. Patrick de ev içi şiddetle mücadele savunucusu. Devamı şu videoda.

Feminist olmamayı seçemezsiniz demiyorum ama ne seçtiğinizin farkında olun. Bir grup hakkında o grubun en radikal inançlarını baz alarak bir karar vermeyin. Kesişimsellik (kadınların sosyal konumlarının cinsiyetleri dışında sınıf ve etnik kökenleri tarafından da etkilendiğini savunan görüş), ırk, cinsiyet, sömürgecilik, patriyarka ve erkek özgürlüğü gibi konularda derinlere inerseniz ve bunlarla ilgili sizi zorlayan düşüncelere maruz kalırsanız hemen savunmaya geçmeyin. Sadece dinleyin. Bazıları size de mantıklı gelecek. Bazıları hiç mantıklı gelmeyecek. Bazıları ise hayatınızın başka bir döneminde, farklı bir insan olduğunuzda mantıklı gelmeye başlayacak. Bazıları hakkında hayatınız boyunca fikriniz değişecek ve o sırada dünya da değişmiş olacak. Bazıları saçmalığın daniskası. Bazıları çok gerçek. Ama hepsi dinlemeye değer.

Vee, şimdi karar verin bakalım. Feminist misiniz? Evet mi hayır mı? Bu arada cevabınızla ilgili hiç endişe etmeyin çünkü yarın kendinizi bu konuda yine bir seçim yaparken bulacaksınız. Ve hayatınızın geri kalanında bu her gün olacak.

Benim için bu sorunun cevabı evet, evet ben bir feministim (olduğum başka bir sürü şeyle birlikte). Eşitliğe inanıyorum ve bence bu konuda daha yapmamız gereken işler var. Şu anda sahip olduğum özgürlüğüm ve haklarımı bana vermek için geçmişte uğraşmış olan tüm kadın ve erkeklere minnettarım ve dünyayı kızım için (ve bu dünyayı paylaşacağı tüm kadın ve erkekler için) daha iyi ve güvenli hale getireceğine inandığım bu hareketin bir parçası olduğum için onur duyuyorum. Geldiğimiz nokta için mutluyum ve artık yalnızca heteroseksüel beyaz kadınlara odaklanmayan feminist konuların da daha fazla farkında olduğumuz için memnunum, her ne kadar bu konularla yüzleşmek bazen acı verici olsa da… “Feminizme Karşı Kadınlar” bloğu var olduğu için de mutluyum. Orada yazan birçok şeye katılmasam da o kadınların fikirlerini duyurabilecekleri bir platform olduğu için mutluyum. Mutlu olmamın bir diğer sebebi de şu, feminizm karşıtı argüman ve yanlış algıları bilirsek bu noktaları daha iyi adresleyebiliriz. Ya da bu fikirlere katılabiliriz. Ya da göz ardı edebiliriz. Ya da kızlarımız ve oğlanlarımızla bu konuları konuşur, tartışır ve onların kendileri için verecekleri kararları bilgi sahibi olarak vermelerini sağlayabiliriz. Size bağlı.
Hepimiz fikrimizi ifade etmeyi eşit derecede hak ediyoruz. En nihayetinde, feminizm tam da bunun için var.*

* Belki de bunun için değildir. Köpek balığı benzetmesi kötüye gidince biraz kafam karıştı.

Photo by Markus Spiske from Pexels

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Must Read