Corona virüsü korkusu ile geçirdiğimiz şu günlerde sağlık çalışanları salgının tam göbeğinde, zaman zaman kendi hayatlarını riske atarak, ailelerini günlerce göremeden, büyük bir özveri ile çalışıyorlar. Hekimlere, hemşirelere, hastanede çalışanlara, sektördeki herkese içimiz titreyerek, hiç tanışmadığımız halde onlar için sürekli iyilikler dileyerek bakıyoruz, uçak kalkarken sessizce dudakları oynayarak dua eden yaşlı teyzeler gibi oluyoruz onlardan bahsederken. İyi olsunlar, ayaklarına taş değmesin.
Bir yandan da onlara desteğimizi göstermek için farklı farklı fikirler buluyoruz, bir tanesi epey dolaştı internette. Batman, Hulk, Superman gibi meşhur süper kahramanların hastane duvarında eğilip oradakilere saygılarını sundukları bir illüstrasyon, siz de görmüşsünüzdür muhtemelen. Çok iyi niyetli ve yapılış amacını net anlatıyor ama acaba biz kanlı canlı, gerçek insanlara süper kahraman muamelesi yapınca onlara iyilikten çok zarar mı veriyoruz, ihtiyaçlarını gözden mi kaçırıyoruz? Mesela bir hemşirenin sizce ihtiyacı ona sürekli ne kadar insanüstü biri olduğunun söylenmesi midir yoksa güvenli çalışma şartları, emeğinin karşılığı olan bir maaş, normal saatli vardiyalar, düzgün bir iş-özel yaşam dengesi midir? Bir kişinin emeklerinin karşılığında ona sadece sevgi saygı değil, somut şeyler de vermemeli miyiz?
Benzer bir şey kadınlara da yapılıyor çoğu zaman. ‘Yuvayı dişi kuş yapar’ cümlesinin arkasında mesela, ailesi için, eşi sevgilisi, yuvası için fedakârlık yapması beklenen hep kadın. ‘Fedakârlık yapsa da takdir etsek’ diye beklemek yerine herkesin ilişkide eşit şartlara sahip olmasına kafa yorulabilir hâlbuki. Aynı aile içerisinde yaşayan herkes kendi hayatına vakit ayırabilse, özgürce istediği zaman istediği yere gidebilse, evlilik kurumu bir hesap verme ortamı olarak görülmese, ortada ‘fedakârlık’ olarak adlandıracağımız bir şey kalmasa daha güzel olmaz mı? ‘Hem işe gidiyor hem de çocuğunun her anıyla ilgileniyor’ diye övdüğümüz ya da ‘Aaaa tek bir veli toplantısını bile kaçırmaz’ diye bahsettiğimiz bir anne acaba çocuğun sorumluluklarının bir kısmını diğer ebeveynle paylaşabilse daha mutlu olmaz mı? Gün sonunda elinde olan şey ‘fedakâr anne’ tanımı değil de hem çocuğunu sevdiği hem yapmak istediklerine vakit ayırabildiği bir hayat olsa bu herkes için daha iyi değil mi?
Vizontele filminde Cem Yılmaz’ın şöyle bir repliği vardı hani ‘Beni methetme kardeşim bana para ver.’ Bu cümle anlatmaya çalıştığım her şeyi tek seferde anlatıyor aslında. İnsanları kahramanlaştırmakta değil çözüm, herkese hak ettiği yaşam koşullarını verebilmekte, kimsenin üzerine taşıyamayacağı yükleri yüklememekte.
Sağlıklı ve güvende günler dilerim.
•
Photo by Anastasia Shuraeva from Pexels