Ana SayfaDİŞİTAL SESLERKanayan Anahtar Misali

Kanayan Anahtar Misali

Bir kere içini bir şey “burada yanlış bir şey var” diye kemirmeye başladığında, durduramıyorsun kendini. Aynı Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabındaki Mavi Sakal masalındaki gibi, o anahtar bir kere kanamaya başlayınca, bir kere görmeye başladın mı artık görmezden gelemiyorsun. Görmemeye özel bir direnciniz ya da etrafınızda sizin kör olmanızı destekleyen insanlarınız yoksa, herkes için her konuda bu durumun böyle olduğunu düşünüyorum.

Toplumsal cinsiyet, kadın hakları ve çocuk haklarıyla ilgili konularda da elbette bu böyle. Hal böyle olunca herkesin dediğine takılma, her şeyi düzelme isteği geliyor, iyi ki de geliyor! İşte o zaman kadına, çocuğa dair her şey, öznesi bizzat siz olmasanız da, sizin sorumluluğunuz oluyor.

Cinsiyet olarak farklı olduğumuzu, erkeklerin kadınlardan fiziksel güç olarak daha güçlü olabileceğini kabul ediyorum elbette. İşe fiziksel güç kısmından bakmak oldukça sığ olmakla birlikte, benim kabul edemediğim erkeklerin tüm üstünlük çabalarının bu fiziksel güç ekseninde gelişiyor olması. Aslında bunun tam aksi şekilde kadınların tüm eşitlik beklentileri de bu fiziksel güç dışında başlıyor. Toplumca kadının yapması gerekliliğinin savunulduğu görevleri var kadınların ve aslında aynı zamanda bunlar “erkek adama” yakışmayan görevler. Erkek olmak o kadar üst bir değer ki, pekiştirme gereği duyuyor ve “erkek adam” deniliyor mesela. Kadın için bahsederken de “kadın kısmısının işi” diye çıkıveriyor ağızlardan. Çünkü erkekliğin pekiştirilmesine karşılık bir o kadar bastırılmalı kadınlık.

Yapılan konuşmalarda “bayan değil kadın”, “erkek çocuğu değil oğlan çocuğu” denildiğinde aldığım tepkilerle ilgili daha önce yazmıştım ama bir kez daha belirtmek isterim. Buradaki mevzu zannedildiği kadar sığ değildir. Evet, bir tek bu düzeltmeler kalmadı ama maalesef bu söylemlerin ya da söyleyememelerin de etkisinin aynı olduğunu düşünüyorum. Kadın demeye atfedilen kabalık ve oğlan demeye atfedilen kadınsılık. Bu yazdığımda da görebileceğiniz gibi kadınlıkla ilgili ikisinde de rahatsız olunan nokta. Çünkü toplumda genel olarak bastırılan bir kadınlık ve yüceltilen bir erkeklik var. Çünkü daha küçücükken söylüyor, anlatıyor bir kız çocuğuna nasıl davranması gerektiğini, ya da küçücükken söylüyor oğlan çocuğuna “kızlara vurmaması gerektiğini” (burada insanlara vurmaması gerektiğini öğretmiyor, kızların güçsüz olup, bu güçsüzlüklerinden sebep kızlara vurmaması gerektiğini öğretiyor). Bir kız çocuğunu sokakta eteğini açtığında “ay ayıp bak kapat eteği, hanım hanımcık otur” derken “göster pipini amcalara” ile büyüttüğümüz çocuklarımız var bu toplumda. Bu nedenle de bazı erkekler her yerde her şeyi yapabileceklerini sanıyorlar işte. Kızların ağzından çıkan küfürde, bağırmalarında “terbiyeli kızlar böyle şeyler söylemez, bu şekilde bağırmaz”a karşılık, gülüp bir daha küfür ettirdiğimiz oğlan çocuklarımız var mesela. Bu nedenle bazı erkekler herkese her şeyi söyleyebileceklerini sanıyorlar. İşte tam da bunlar yüzünden sadece kız çocuklarımızı değil, oğlan çocuklarımızı da feminist bakış açısıyla yetiştirmeliyiz. Çünkü durum sadece ev işi yapma durumu değil, çünkü bu durum daha bütüncül bir bakış açısıyla ele alınmalı.

Kadınlara biçilen rollerin ve bu rolleri reddedişleri sesli dile getiren pek çok insan var artık. Aslında etkisiz gibi görünen ama etkisinin dalgalar şeklinde yayıldığı çok ses var aramızda biliyorum bunu ama yine de bunun yeterli olmadığını da görebiliyorum. Bell Hooks’un kitabında da yazdığı gibi, feminizme vurulan en büyük darbeler yine kadınların “erkek düşmanı” olarak görülebilecek kadın hareketlerinde. Feminizmi savunurken yapılan en büyük hatalardan birinin de,  yine erkek olmaya paye verecek şekilde, erkek gibi konuşmak olduğunu düşünüyorum. Eğer ki erkeklerin küfür etmelerinden ya da cinsel organlarına toplum içinde dokunmalarından aslında rahatsız olup, sırf eşitlik namına ortalık yerde istediklerini diyebilmenin ya da poposuna vurabilmenin feminizm ile ilgili olduğunu düşünmenin bir yanılgı olduğunu düşünüyorum. Burada demek istediğim asla kadınların küfür etmemesi ya da cinselliği çağrıştıran bir şeyi seslendirmemesi değil. Genel olarak rahatsız oldukları bir şeyi sadece eşit olmak adına doğallığının dışında, bak ben de küfür edebilirim çünkü biz eşitiz kaygısıyla söylemesi ve çok üzgünüm ama ben bununla çok karşılaşıyorum. Feminizm bir alt etme yarışı değil, o nedenle de erkekleri karşımıza aldığımız bir savaş değil. Zaten eşitlikten bahsettiğimiz şey de bu değil. Bu bir farkındalık, öğrendikçe, öğrettiğimiz, fark ettirdiğimiz bir şey aslında. Ve elbette tek başımıza da ses çıkarabiliriz ama bunun güçlü olması için erkeklerle birliktelik toplumsal cinsiyet rollerindeki bakışı güçlendirecektir.

Önceki İçerikYılbaşı Kartları
Sonraki İçerikIlımlı Cinsiyetçilik

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Must Read