Hatırlıyorum, bundan sadece on sene öncesinde televizyon ile ilgili bazı yargılar vardı. Televizyon izleyerek vakit geçiren kişilerin verimsiz, boş bir hayat yaşadıklarına dair… Ve hatta televizyona “aptal kutusu” bile deniliyordu. Bu yargı hala devam ediyor elbet ama bence tahtını çok daha etkili ve bağımlılık yaratan bir buluşa bıraktı: İnternete girilebilen telefonlar! Telefonlar bence televizyondan çok daha tehlikeli ve yüksek bağımlılık yapma ihtimali çok yüksek cihazlar. Sonuçta sürekli yanında taşıyorsun ve eline geçen o ilk boş anda aklına gelen ilk şey oluyor.
Benim dönem dönem internet kulanımımla ilgili farkındalıklarım artıyor. Bunu gözlemlediğim birkaç konu var. Mesela ben aylık kitap alışverişini ayın ilk haftası yapan biriyim ve bu lise çağlarımdan beri böyle. Haftada bir kitap okumaya gayret ediyorum. İnternet kullanımımın arttığı, kendimi frenleyemediğim aylarda ilk olarak okuma sıklığım düşüyor. Mesela ben bu yazıyı yazarken ayın üçüncü haftasındayız ve hala birinci kitabın yarısındayım.
Bunun dışında bir diğer konu günlük işlerimi erteleme sıklığımın artması. Ya da haftalık plana koyduğum bir şeyin o ay yapılmaması. Yaklaşık bir haftadır giyim dolabımın düzenlenmeye ihtiyacı var. Ağırlıkla sabah ve öğlen saatleri iş için dışarıda olduğumdan dolayı kızımın okuldan gelmeden önceki bir saati bu işi yapmam gerekiyor. Peki yaptım mı? Hayır. Peki ne yaptım? İnternette dolaştım durdum. Yeni eklenen hikaye kalmayana kadar insanları izledim hatta YouTube kanallarından ‘doğru dolap düzenleme’ videoları da izledim ama hala dolabım dağınık.
Ben bu çağın insanı olduğumun farkındayım ve internetin kendisi ile ilgili bir problemim yok. Hayat dinamiklerimiz teknolojilere göre şekilleniyor ama gücün hala benim elimde olduğunu hissetmeye ihtiyacım var. Yani teknolojiyi ben kullamalıyım, o beni değil. Gerekliliğine inandığım için “Şu kadar hafta, ay hiç kullanmayacağım” gibi anlamsız meydan okumalar yapmak istemiyorum. Bu kadar kökten kesmeyi gerekli görmüyorum ama gücümü tekrar elime almak için verdiğim kararlar var. Sabah, öğlen ve akşam 30 dakika-1 saat arası kullanmayı ve bu sınırlı saat sayesinde internetten aldığım verimi de artırmayı hedefliyorum.
Sınırsızca ve sık kullanımlarda elimizdekini tam verimli olarak kullanmadığımızı da düşünüyorum. Sınırları olmayan bir kullanım davranışında biz istediğimiz şeylere bakmıyor, sunulan her şeye maruz kalıyoruz. Açıkçası internetin o renkli dünyası bizi bir sarmalın içine alıyor ve girdiğimiz ilk sayfa ile baktığımız son fotoğraf arasında nasıl kaybolduğumuzu fark etmiyoruz.
Hepimiz zamansızlıktan şikayet ediyoruz ama zamanımızı neye ne kadar harcadığımızı fark etmiyoruz. Zaman doğru kullanıldığında yavaşlıyor ama sosyal medya hesaplarımızın zaman akışlarının hızı bunu fark etmemizi engelliyor. Güç bizimle olsun. Zamanı elimizde tutma gücü.